Bitlis’te gazeteci Sinan Aygül’e yapılan saldırıyı öncelikle kınıyorum. Sinan Aygül’le uzun
zamanlar çalışmış biri olarak korkusuz, cesur ve doğru haber yapma peşinde tüm emeklerini
sarf eden Türkiye’de sayılı gazeteciler arasında olan bir arkadaşım olduğunu ifade edeyim. Bu
çirkin saldırının failleri bir an önce yargının karşısına çıkıp hesap vermeleri umudumuz oldu.
Yargının bağımsızlığını bu yaşanan vehim olayda görmek istiyor olmamız bir nebze olsa da
içimizi rahatlatacağına inanıyoruz.
Şuna emin olun ki Sinan Aygül’ü bu gibi tehditlerle durduramazsınız ki kendisi de
durmayacaktır. 2011,2012 yıllarında Muş’ta Serhat bölgesinde gazetecilik yaparken ceza
evindeydi, ceza evinden bana yazı yazarak cezaevinde ki koşullarla ilgili talepleri
gönderiyordu. Bende bunu haberleştiriyordum. Sinan cezaevin de bile üretkenliğini ve
cesaretini gösteriyordu. Ona hayran bir gazeteci adayıydım. Twitterdan görüntüleri izleyince
kanım çekildi, muhtemelen izlemişsinizdir. Ayırmaya çalışan vatandaşları bile tehdit edip
oradan uzaklaştıran kendini bilmez devleti tanımaz bu kişilerin gözlerinde ki ölüm ateşi beni
şoke etti. Bu olay keşke hiç yaşanmasaydı ve sevgili dostumun parmağına bir zarar
gelmeseydi. Bu olayın sabah yaşanması büyük bir mucize oldu.
Sina bu olayı gece yaşasaydı ne olurdu? Kameraların olmadığı tenha bir yerde başında
vurularak öldürülebilir faili meçhul cinayeti olarak tarihte yerini alacaktı. Allah korusun
diyorum! Gece yaşanmaması içime su serpmiş oldu. Hiç birimiz Sinan kadar cesaretli değiliz
buna eminim. Çok şey söylemek istiyor, yazmak istiyorum fakat Dün Sinan, bugün ben, yarın
siz olabilirsiniz.
Bu şahısların yargı önünde hesap vermemeleri birçok şeyi değiştireceğine inanıyorum. Eğer ki
desek o zaman çok fena! Daha kötü sonuçlar doğuracaktır.
Gece saatlerinde serbestçe dolaşmak risk olacaktır.
Yalnız başınıza gündüzleri dolaşmakta risk olacaktır.
Kameraların olmadığı yerde bulunmakta bir risk olacaktır.
Pikniğe gitmek te bir risk olacaktır.
Liste uzayıp gider ama bütün bu saydıklarımız hayatımızda hep bir vurulma, darp edilme
hatta ölümle bile sonuçlanabilecek koşullara zemin hazırlayacaktır.
Bunların yaşanmaması için yargının bağımsızlığına inanmaktan başka bir çaremiz kalmamıştır.
Sinan Aygül’e sevgilerle geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.