Son günlerde siyasetin gündemi hayli hararetli. Uzun süredir dile getirilmeyen toplumsal barış, Kürt sorunu çözümü, imralidaki tecrit politikası sorunları görmezlikten gelinen yokmuş gibi tutunulan tavır birden gündemin ana konusu olacak bir şekilde konuşulmaya başlandı. Toplumsal barış ve Kürt sorunu gibi uzun süre ihmal edilen konuların bir anda gündemin merkezine taşınması, siyasi hesapların bir yansıması da olabilir. Bu durum,samimiyet şüphelerini artırabilir.
Barış sürecinin başarılı olması için kullanilan dilin yapıcı, kucaklayıcı ve tüm tüm kesimleri kapsayıcı olması şarttır. Aksi halde barışın söylem ötesine geçmesi hayli zor olacaktır.
MHP başkanı Devlet Bahçeli nın daha öncesi kapatılması gerek vekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp tutuklanmalılar dediği DEM partilileri mecliste selamlaşma merasimine sonraki süreçte de imralı tecritini kabul edercesine Abdullah Öcalan’ı mecliste konuşmaya davet edercesine ki çıkışı büyük bir şaşkınlık yarattı ama tarz ve üslup barış dilinden uzak gibi duruyordu. Akabinde yaklaşık 44 ay sonra avukat ve aile görüş yasağı kısmen aşıldı ve görüş gerçekleştirildi. Ve imralı’daki gelen ilk yanıtta barış surecine katkı sağlama ile rengini belli etti.
Barışa ve huzura olan özlem herkese bi umut oldu tabi ama burada dil, tarz ve herkesi kucaklayacak ortak paydada ki samimiyet ve şeffaflık olmazsa olmazlardandir barış yolunda. Söylemi kolay olsa barış sürecileri genellikle uzun ve meşakkatli olur. Arada yaşanabilecek olumsuzluklar ve olaylara rağmen inançla ve inanarak savunulmali ve vazgecilmemelidir.
Bu ülke ve halk ikinci bir çözüm sürecinin son bulmasının enkazını taşıyabilecek güçte de olmadığının aklı başında olan herkes farkında aslında.
Yaşananlar ne olursa olsun baris yolunda atılan her adım kutsaldır yeterki samimi olunsun.