Eskiden ekim yapılamadığı için insanlar doğada serbest halde yetişen sebze, meyve ve diğer gıdalara ulaşmak için göç ederlerdi. Aylarca hatta yıllarca süren yolculuk boyunca bol ve bereketli gıdalarla karşılaşmak için dua ve umut edilirdi. Ne var ki yollar yırtıcı hayvanlarla doluydu ve kuraklık, fırtına, şimşek, kar, tipi, susuzluk, açlık ve sıcaklık gibi doğal felaketler çok can alıyordu. Kendiliğinden yetişen hazır gıdalar ise sınırlıydı ve çabucak tükeniyordu.
Binlerce yıl sonra insanlar ekmeyi öğrendi (İlk ekim, Hevsel Bahçeleri- Diyarbakır- Dünya Mirası) ve dünya yerleşik hayata geçti. Artık her yerde gıda vardı ve insanlar rahatladı.
Günümüzde insanlar iyi insanların bulunduğu yerlere (adaletin olduğu yerlere) göç ediyor. Ömür boyu iyi insanlarla karşılaşmak için dua ve umut edilir. Fakat iyi insanların sayısı sınırlı ve dünya çok kalabalık. Adaletin bulunduğu yerler az ve insanlar çok acı çekiyor. İyi insanlar yetiştirilemediği için herkes serbest halde bulunan iyi ve adil ortamları arıyor. Bunun için her yıl milyonlarca insan yer değiştirmek zorunda kalıyor. Bu göç sırasında denizlerde boğuluyor, bombalarla parçalanıyor, alıkonuluyor, işkence ve tecavüzlere maruz kalıyor, hastalanıyor, açlık ve susuzluktan ölüyor. İyi insanlar yetiştirmek ve böylece adil ortamlar oluşturmak keşfedilmeyi bekleyen büyük bir buluş olacaktır. Bu keşif başarılabilirse artık herkes her yerde iyilik ve adalete erişebilecek ve göç etmek zorunda kalmayacak. Böylece insanlık ikinci büyük yerleşik hayatla tanışacak. Adil olmayı ve iyi insan yetiştirmeyi öğrenmek gezegeni kurtarabilir. İlk ekimin başladığı ve on bin yıldan beri aralıksız bir şekilde ekimin devam ettiği Hevsel Bahçeleri gibi bir miras bırakmak gerekiyor. Bu bahçenin içinde iyi insanlar, iyilik, adalet, sevgi, saygı, insanlık, güven, merhamet, empati, hoşgörü, dostluk, yardımlaşma, anlama, anlaşılma ve benzeri erdemler yetiştirilmeli. Her yer iyilik ve insanlık üniversitelerine dönüşebilir ve yeniden yerleşik hayata geçilebilir.
Z. Abidin Toprak