Diyarbakır sadece Kürtlere ait bir şehir değildir ve sadece Kürt kültürünü kendi içinde barındıran homojen sosyokültürel bir yapıya sahip değildir.
Köken olarak KÜRT olmam diğer etnik kimlikleri,kültürleri onların Diyarbakır’daki geleneksel ve tarihsel mirasını yok sayacağım anlamına gelmez.
Heleki bir tarihçi kimliği ile bunu yapmak en başta kendi mesleğime ihanettir.
Bu yazıyı bir Kürt olmaktan çok tarih araştırmacısı olarak yazıyorum.
Geçenlerde sayfamda kültür yolu festivaline ilişkin bir yazı kaleme almış ve tümden olmamak ile beraber bu festivalin içeriğine ve zamanlamasina yönelik eleştiri yapmıştım ve hala o eleştirilerin arkasındayım.
Bu yıl ki,Kültür festivalinin geçmiş yıllarda yapılanlar gibi (Özellikle 90’lı yıllar) sadece Türk kültürünü bu şehirde yaşayan insanlara empoze etme,onlara benimsetme ve kültürel asimilasyona tabi tutma etkinliği gibi zannediyordum.
Ancak,Fakat,Lakin,Amaaaa.
Bu kültür festivalinde.. Kürt,Ermeni,Türk,Arap,Süryani,Yakubi kulturlerine yer verilmesi,onların yaşatılması,geliştirilmesi için farkındalık olusturulmaya çalışılması (festivaldeki tanıtım yetersizliklerinin tartışılması bir yana) şehrimizin HETEROJEN kültürel yapısının tanıtılması ve ortaya çıkması açısından sevindirici olmuştur.
Geçmişin bir ögrencisi olarak dileğim,1916 yılında sürgüne gönderilmek istenen Ermeni komşularının sürgün edilmemesi için kendilerini onların kapılarına siper eden Kürt ve Türklerin komşuluk ilişkisi gibi şehrimizde tekrar barış kardeslik ve hoşgörü ortamının oluşmasıdır.
Kadir CANTÜRK