Türk lirasının değeri neden düştü?
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilmesi ile , ekonomik istikrar umutlarını artırdı ve Türk lirasının ABD doları karşısında bir süre değer kazanması na neden oldu.
Ancak 28 Mayıs yerel seçim oylamasının ardından liranın değeri yavaş yavaş düşüşünü sürdürerek 7 Haziran’da dolar karşısında 23,3 değerine ulaştı.
Türk Lira nasıl bu noktaya geldi?
2013’ten itibaren lira-dolar kuru yavaş yavaş düşmeye başladı liradaki devalüasyonun başlangıç noktası olduğu görebilirsiniz.
2013 yılından bu yana Türkiye “siyasi fırtınalar” içinde olduğunu bir süreç izlemeye başladı. Bu süreçleri hatırlarsak :
“2013 yılındaki] Gezi olayları ve 15 Temmuz darbe girişimi gibi büyük siyasi fırtınaların yanı sıra, 2018 dolar kuru atakları ve pandemiyle ortaya çıkan ekonomik krizler, Türkiye’nin gündemini meşgul eden siyasi ve ekonomik fırtınalardır. Bu yaşanan olaylar Türkiye’nin son 10 yılına damgasını vurdu” , “Bu olaylar toplumdaki çatlakları ortaya çıkardı ve Türkiye için her alanda büyük sarsıntılara neden oldu.”
Türkiyenin yaşamış olduğu bu süreç ;Türkiyenin iç ve dış politikalarında ;Zıtlaşmlara,kuturplaşmalara ,diplomatik hatalara ve otomatik olarak borsa ve bankacılık ,finans sektöründe faiz reaksiyonlarına yansıması ile ,işletmelerinde krediye ulaşımındaki zorluklar ile,Türkiye ekonomik olarakta zararlar görmeye başladığı bir süreç yaşamasına sebep oldu ve yaşamayada devam ediyor..
2021 yılında “Tarihi zirve” olarak adlandırılan dönemde Türk lirasının değer kaybı hızlanarak tek haneli rakamların ötesine geçerek lira-dolar kurunda 10 seviyesine ulaştı.
Türkiye’nin içte ve dışta yaşamış olduğu süreçlerden kaynaklı ;Türk lirası piyasada devalüasyonuna maruz kalmış ve ;ENFLASYONA KARŞI TÜRK LİRASI İLE DÖVİZ KURLARI ARASINDAKİ MAKAS FARKLARINA İSTİNADEN ; merkez bankasının lira karşılığında döviz rezervlerini satarak döviz kurlarını istikrara kavuşturmasından kaynaklanan, hamleler ile seçimler öncesinde bastırılan enflasyonun öngörülebilir bir sonucu olduğunu görebilirsiniz.
“Seçimlerden sonra ise Cumhur Başkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN ın geçiş dönemindeki yeni kadrolaşma sürecindeki döneminde ;Merkez Bankası’nın piyasaya pek müdahale etmediğini görüyoruz” bu da liradaki değer kaybının devam etmesine yol açtı.
SEÇİMLERDEN SONRA NE OLDU?
Cumhur Başkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN ve Ak parti Hükümet yeni kadro değişimleri ile ; 2023 bütçe hesaplamalarını liranın bir müddet daha düşmeye devam edeceği beklentisine dayanarak yaptı.
Önümüzdeki dönem “Sektör 25 lira-dolar kuruna hazırlanıyor. Aslında dolar kurunun 25 ila 28 lira arasında olması bile anormal görülmeyecektir” dedi.
Beklentilere cevap olarak Lira hiçbir zaman 2014 öncesi değerine ulaşamayacak. “Kimse bunu beklemesin, çünkü artık yerleşik bir pazar var. Merkez bankası faiz artışları ile Türk Lirasının deger kaybı önlenmeye çalışılacak , Enflasyon baskılanmaya çalışılacak bir noktada fiyat artışları ve liranın aşırı değersizliği zaman ile stabilize hale gelip duracak”.Taki Türk lirası istenilen degerine ulaşana kadar .
Deneyimli Bankacı Metin Tiken Türk Lirası deger kaybı ile ilgili ve önümüzdeki süreçler ile ilgili sorular sormuştur. Tiken; Ajansnewsteki ekonomi ile ilgili görüş ve yazılarında Cumhur Başkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN talimatı ile Türk lirasına değer kazandırılması ,enflasyon bastırılması ile ilgili Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek talimatı ile ,Mehmet Şimşek program ve politikalarından biri olan merkez bankası fazi artışarı ile ,Türk Lirasına değer kazandırmak ve enflasyonu baskılamak hamleler yapacağı konusunda bilgi vermekted idi.
Deneyimli Bankacı Metin TİKEN Ajans News yazarımıza yaptığı açıklmalada
Türklirasının değeri korumak için Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının faiz artırımlarıyla mümkün olabileceğini bunun içinde gidilecek yer, ulaşılması gereken hedefler açısından faiz artışları bir süre daha Türk Lirasının değeri artırmak için kesinlik ile devam edecektir.
TİKEN enflasyonun geciktiği bir dönemden sonra liranın artık “gerçek değerine ulaşmaya” başlayacağını da sözlerine ekledi.
Cumhur Başkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN bey bugüne kadar ne yaptı?
2021’in sonlarından itibaren ekonomik büyümeyi teşvik etmek ve üretimi artırmak için faiz oranlarını düşüren “alışılmışın dışında” bir politika benimsedi. Bu politika, faiz oranlarının artırılması ya da üretimin artırılması yönündeki ortodoks yaklaşımlarla tam bir tezat oluşturuyordu.
Cumhur Başkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN ‘ın politikalarının kapitalizme alternatif bir ekonomik sistem kurma girişimi olduğu. ” Cumhur Başkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN beyin kapitalist ekonomik sisteme alternatif olarak adil bir düzen kurmayı amaçlayan bir siyaset çizgisinden geldiğini hatırlamak önemli.”
Cumhur Başkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN ınn bu sistemi,“Türkiye’nin Yüzyılı” vizyonuna uygun olarak, Türkiye’yi küresel vesayetten kurtararak bağımsız bir ekonomi yaratma girişimiydi.
Ancak bu politika, COVID sonrası etkilerle birleştiğinde enflasyonun artmasına neden oldu ve enflasyon geçen Ekim ayında 24 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 85,5’e ulaştı.
Artan enflasyon karşısında hükümet müdahaleci bir politika benimseyerek faiz ve döviz kurlarını istikrara kavuşturdu.
Politika faizleri yüzde 8,5’e çekilirken, hükümetin ekonomik büyüme çabaları yüzde 60’lara varan oranlardaki banka kredileriyle sekteye uğradı,Bankacılık mevcut ve yeni işletmelerin kredi almasını zorlaştı.
Kredi alamayan piyasada yaratmış olduğ baskı ile ,Piyasa mevcut imkanları doğrultusunda döviz stoklaması veya mevduatlarını korumak için başka arayışlara veyatırım yollarına yönelmesiyle ülkenin tüketim oranlarının arttığını söyledi.
Cumhur Başkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN yaklaşımını değiştirecek mi?
Cumhur Başkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN yeni hükümetinde daha önce Ak parti hükümetinde görev yapmış Mehmet Şimşek’i Türk lirasına değer kazandırmak ,enflasyonu bastırmak için çok eleştiri alan hazine ve maliye bakanlığının başına bakan olarak atadı .
Politika ve siyaset olarak Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı Mehmet Şimşek’in yeniden ekonominin başına geçmesinin içte ve dıştaki finans kurumlarına yatırımcılara hükümetin müdahaleci politikasının sona erdiğinin sinyalini verildiğini söylüyor.
Ancak şu ana kadar Şimşek ve Hafize Gaye Erkan’ın (Amerika Birleşik Devletleri’nde merkez bankası başkanı ve finansçı olarak yıldız geçmişine sahip ilk kadın) atanması ile , daha “ortodoks” YAKLAŞIMLARINA RAĞMEN ULUSLARARASI PİYASAYA GÜVEN SAĞLAMAYA YETMEDİ. ”ve “rasyonel” yaklaşımlar olarak algılandı.
Deneyimli bankacı M.TİKEN ‘bir sonraki adımın Cumhur Başkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN ve hükümetin vatandaşın satın alma gücünü artırmak ,en azından yüksek enflasyon ve yüksek kurların yol açtığı hayat pahalılığını ortadan kaldıracak kadar hamleler ile artırmak olması gerektiğini düşünmekteyim.
Ayrıca 2024 yılında dünyada ve ülkemizde yapılacak siyasi seçimlerin etkilerinide göz ardı etmemek lazım. Türk Lirasının mevcut değerine ulaşabilmesi için rasyonel kararlar ile Merkez bankası faiz kararları ile ilgili artışının devam edeceği ;Türk lirasının değerinin mutlak olarak MERKEZ BANKASI FAİZ ORANLARININ ARTIRILMASI İLE İSTİKRARIN SAĞLANMASIYLA MÜMKÜN OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM. Türkiyedeki 2024 yerel seçimlerden sonra ;Türkiye ekonomisi için ,Türklirasının yeniden değerini bulması için gidilecek yere, ulaşılması gereken hedefleri için yapılacak olan destinasyonlar ile en az 1 veya 2 yıl sürecek regülasyonlara ihtiyacı var.
Cumhur Başkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN ın Mehmet Şimşek ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan dan beklentileri “Ekonomiye ilişkin kararlarda iç ve dış yatırımcının güveni kazanacak hamleler yapmalarını , Dövize karşı değeri düşün Türk lirasını değerini yükselterek kontrol altına almak için hamleler yapmasını, bu süreçte enflasyonu baskılaması ile ilgili işlere yönelmelerini planlamalar yapmalarını beklemektedir.
Bunun dışında Cumhur başkanımız Recep Tayip ERDOĞAN beyin Türkiyenin 100 yılı projelerine uygun güncel dünya ile eş zamanlı projeler üretilmesi ile ilgili Türkiye’nin refah düzeyini yükseltecek işlere yönetilmesi uluslar arası saygınlığımızı artıracak rekabetçi güncel işler yapılması bu işleri yapabilecek gerçekten performansı ile bilgisi ile katkı sağlayacak tecrübeli kadroların yönetime getirilerek sorumluklar verilmesi, performansı düşük bürokrat, yönetici kadroları ile ilgilide değişime gitmesi lazım. Yoksa Merkez bankası faiz artırımı hamleleri ve Türk lirası değer kazandırma çalışmaları ile ilgili hamleler; enflasyon için bir takım önlemlerde olsa daha önceden denen sıradan stabilize işler olduğu Türk ekonomisine uzun vadede soluk ğetirecek kalıcı işler olmayacaktır.
Tiken TÜRKİYE EKONOMİK ZORLUKLARIN ÜSTESİNDEN gelmesi için ;
Türkiye ekonomisinin en önemli İKİ sorunu 1-Yüksek Enflasyon ve 2-Yüksek
Yüksek Enflasyon ve Yüksek Faiz Sorunu
Türkiye’nin çok uzun bir süredir yüksek enflasyon sorunu var. Yüksek enflasyonun varlığı faizlerin de yüksek olmasına yol açıyor. Enflasyon sorunu döneme bağlı olarak farklı nedenlerden kaynaklanarak çözümsüz biçimde ekonominin tepesinde duruyor. Son birkaç yılda enflasyonun temel nedeni TL’nin yüksek dış değer kaybı yaşaması. Türkiye’nin üretimde kullandığı girdilerin (hammaddeler, ara malları ve makine teçhizat gibi sermaye malları) önemli bölümü ithal ediliyor. O nedenle TL’nin yabancı paralara karşı değer kaybı bu girdilerin pahalanmasına ve dolayısıyla da üretim maliyetlerinin yükselmesine yol açıyor. Üretim maliyetleri yükselince de ister istemez bu artışlar fiyatlara yansıyor ve enflasyona neden oluyor. TL’nin değer kaybı süreklilik gösterdikçe enflasyon da süreklilik sergiliyor. Enflasyon yükseldikçe faizin yükselmesi de kaçınılmaz oluyor. Faiz Sorunu acilen çözecek performansa dayalı planlar yapması lazım.
Türk Lirası değer kaybı ile ilgili Yüksek Enflasyon ve Yüksek Faiz Sorunu çözmektir.
Enflasyon yükseldikçe faizin yükselmesi de kaçınılmaz oluyor. Türkiye’de Bu sorunu çözmenin ilk yolu TL’nin değer kaybını önlemektir. Bunun ile ilgilide Türkiye Ekonomisinde yapılması gerekenler olarak ;daha önceden Türkiye 2003-2010 döneminde yaptığı çalışmalar ile başarılı olduğu görülebiliriz. Bir dizi bankacılık reformu, kamu mali disiplininin sağlanması ve Türkiye’nin risklerini düşürmesi ,Türkiye’nin kredi notu yükseltecektir. Türkiye CDS Kredi risk primi düştüğü sürece , riskler düşünce bütün ekonomi daha rahat toparlanacaktır. TL’nin değer kaybı bu yapılan planlı çalışmalar ile durulacaktır. Bu planlı çalışmalar ile enflasyon zaman ile düşecek , aynı zamanda faizlerinde düşmesini sağlayacaktır.
Tiken Son olarak 2023 ile 2024 te TÜRKİYE EKONOMİK ZORLUKLARIN ÜSTESİNDEN GELMESİ İÇİNTÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ OLARAK ŞU AÇIKLAMAYI YAPTI *
TÜRKİYE EKONOMİSİNİN SIRRI ASLINDA TÜRKİYENİN MALİ DİSİPLİNİ SAĞLAMASI ,RİSKLERİ DÜŞÜRMESİ ,KREDİ RİSK NOTUNU YÜKSELTMESİNİ SAĞLAYACAK TÜRKİYE EKONOMİSİNİN TOPARLANMASI CANLANMASI İLE İLGİLİ ADIMLAR ATARAK TL DEĞER KAYBINI DURMASINI SAĞLAYACAK VE TÜRK EKONOMİSİ İSTİKRARLI BİR BİÇİMDE Cumhur Başkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN ın LİDERLİĞİNDE YOLA DEVAM ETMESİNİ SAĞLAYACAKTIR.
TÜRKİYE EKONOMİK ZORLUKLARIN ÜSTESİNDEN GELMESİ İÇİN Cumhur Başkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN In Türkiye’nin 100 yıl projesi için HEP HIZLI DÜŞÜNMESİ VE HEP DAHA BÜYÜK DÜŞÜNMESİ LAZIM, KAZANMAK İSTİYORSAK ÇOK ÇALIŞMALIYIZ ZAMANIMIZI GÜNÜ KURTARACAK BOŞ İŞLERE HARCAMAMALIYIZ DEDİ
TÜRKİYE inin EKONOMİK ZORLUKLARIN ve TÜRK LİRASININ DEĞERİ İLE ilgili AJANSNEWS ‘e ,AJANS NEWS YAZARIMIZ SİBER EKONOMİST e ve CİHAT TOPRAK beye, AJANSNEWS okurlarımıza teşekkürler.
Saygılarımla Metin TİKEN