Toplum Yararına Programlar (TYP), işsizliği azaltma ve kamu hizmetlerini destekleme hedefiyle İŞKUR tarafından yürütülen önemli bir istihdam programıdır. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bünyesindeki okullarda temizlik ve güvenlik gibi alanlarda binlerce kişiye geçici de olsa iş imkanı sunmaktadır. Ancak, sahadaki uygulamalar ve programın işleyişi, katılımcıların “kölelik” olarak tanımladığı pek çok sorunu beraberinde getirmektedir. Programın temel amacı olan toplumsal fayda, çalışanların yaşadığı mağduriyetler gölgesinde kalmaktadır.
İş Tanımı Dışı Görevlendirmeler ve Mobbing: “Gitmeyenin İşine Son Verilir” Tehdidi
TYP personellerinin en büyük şikayetlerinden biri, başlangıçta anlaşılan iş tanımının ve görev yerinin keyfi olarak değiştirilmesidir. Personel, belirli bir okulda temizlik veya güvenlik için işe alınmasına rağmen, bir anda başka bir okula, hatta ilçe veya ildeki başka bir kuruma gönderilebilmektedir. Bu durum, çalışanların aile ve sosyal yaşam düzenlerini altüst etmekte, günlük hayatlarını planlamalarını imkansız hale getirmektedir.
Sosyal medyada ve şikayet platformlarında paylaşılan yorumlar, bu mobbingin boyutlarını açıkça ortaya koymaktadır:
- “Başka okula görevlendiriliyorum, gitmezsem işime son verileceği söyleniyor. Kendi okulumda yapmam gereken işleri aksatıyorum ama kimse umursamıyor. Resmen köle gibi her yere gönderiliyoruz.”
- “TYP elemanları, MEB’in ‘her işe koşturulacak’ yedek elemanları gibi görülüyor. Bir okulda boya badana varsa, bir müdür başka bir yere temizliğe ihtiyaç duyuyorsa hemen bizi gönderiyorlar. İtiraz ettiğimizde ise ‘Memnun değilsen çık’ deniyor.”
Bu örnekler, TYP personelinin iş güvencesizliği nedeniyle maruz kaldığı baskıyı net bir şekilde göstermektedir. İşini kaybetme korkusu, çalışanları bu haksız ve yorucu görevlendirmelere boyun eğmeye zorlamaktadır.
Sınırlı ve Maaştan Kesilen İzin Hakları: “Hasta Olmak Bile Lüks”
TYP çalışanları için bir diğer büyük sıkıntı, izin haklarının son derece kısıtlı olmasıdır. Programın 6 aylık süresi boyunca sadece 5 gün izin hakkı tanınmaktadır ve bu izinler maaştan kesilmektedir. En acımasız kural ise, doktor raporuyla belgelenmiş uzun süreli hastalık veya kaza durumlarında bile bu 5 günlük sınırın aşılamamasıdır.
Bu durumla ilgili yaşanan dramatik olaylar, sistemdeki insaniyet eksikliğini gözler önüne sermektedir:
- “Ameliyat olmak zorunda kaldım, doktor 15 gün rapor verdi. İşyerine raporu götürdüğümde ‘TYP’de rapor hakkınız 5 gün, 5 günü aşan rapor geçerli değil, iş akdiniz feshedilmiştir’ dediler. İnsanın hasta olmaya bile hakkı yokmuş gibi hissettim.”
- “Çocuğum hastalandı, yanında kalmam gerekti. Doktordan aldığım raporla 3 gün izin kullandım. Maaşımdan kesildi. Üstelik bir daha hastalanırsak işten çıkarılma tehdidi aldım. Resmen çalışanın sağlığı ve ailesi hiçe sayılıyor.”
Bu tür uygulamalar, iş sağlığı ve güvenliği temel ilkelerine tamamen aykırıdır. Bir kişinin ciddi bir sağlık sorunu yaşadığında veya bir kaza geçirdiğinde, en büyük kaygısının işini kaybetmek olması, ne yazık ki modern bir çalışma ortamına yakışmamaktadır. Bu durum, TYP’yi sadece bir istihdam programı olmaktan çıkarıp, adeta bir sosyal kölelik sistemine dönüştürmektedir.
Kalıcı Çözüm Beklentisi
Asgari ücretle ve sınırlı güvencelerle çalışan TYP personeli, maruz kaldığı bu haksızlıklar karşısında savunmasız kalmaktadır. Ne sendika ne de iş güvencesi olan bu çalışanlar, sistemin keyfi uygulamalarına karşı tek başına mücadele etmek zorundadır. TYP’nin amacına uygun bir şekilde, insan odaklı ve sürdürülebilir bir istihdam aracı haline getirilmesi için acil düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde, bu programın işsizliğe çözüm olmaktan çok, yeni mağduriyetler yaratmaya devam edeceği açıktır.