Fransa ve İngiltere, Manş Denizi üzerinden artan düzensiz göç akışını durdurmak ve insan kaçakçılığıyla mücadele etmek amacıyla yeni bir göç anlaşması üzerinde görüşmelere başladı. Her iki ülke, yasa dışı geçişlerin önüne geçmeyi ve göçmen kaçakçılığı ağlarını çökertmeyi hedefliyor. Fransa İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, taslak halindeki anlaşma, karşılıklı göçmen değişimini içeriyor ve bu, düzensiz göç sorununa yenilikçi bir çözüm getirmeyi amaçlıyor.

Anlaşmanın Detayları ve Hedefleri

Fransa ve İngiltere arasında görüşülen anlaşma, Manş Denizi’ni küçük teknelerle geçerek İngiltere’ye ulaşmaya çalışan düzensiz göçmenlerin iadesini ve her iki ülkenin belirli koşullarda göçmen kabulünü öngörüyor. İngiltere, özellikle aile birleşimi hakkı olan veya İngiltere’de bulunma izni bulunan sınırlı sayıda göçmeni Fransa’dan kabul etmeyi planlarken, Fransa da İngiltere’ye yasa dışı yollarla ulaşan bazı düzensiz göçmenleri geri almayı değerlendiyor.

Fransa İçişleri Bakanlığı Sözcüsü, BBC’ye yaptığı açıklamada, anlaşmanın temel amacının “düzensiz göçmenleri ve kaçakçılık ağlarını İngiltere’ye ulaşmaya çalışmaktan caydırmak” olduğunu belirtti. İngiltere İçişleri Bakanlığı ise, düzensiz göçle mücadelede Fransa ve diğer Avrupa ülkeleriyle işbirliğini yoğunlaştırdığını duyurdu. Bu anlaşmanın, Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında daha geniş iade anlaşmaları için bir pilot proje olabileceği ifade ediliyor.

Manş Denizi’nde Düzensiz Göç Sorunu

Manş Denizi, dünyanın en işlek deniz yollarından biri olmasına rağmen, düzensiz göçmenler için tehlikeli bir geçiş rotası haline geldi. İngiltere İçişleri Bakanlığı’nın son verilerine göre, 2024 yılında 33 binden fazla düzensiz göçmen, küçük teknelerle Manş Denizi’ni geçerek İngiltere’ye ulaştı. Sadece 17 Nisan 2025 tarihinde, 12 teknede 705 göçmenin Dover’a vardığı bildirildi; bu, 2025’te kaydedilen en yüksek günlük rakam oldu.

2024 yılında, Manş Denizi’ni geçmeye çalışırken en az 69 düzensiz göçmen hayatını kaybetti; bu, tarihin en yüksek ölüm oranı olarak kaydedildi. Ölenler arasında 12 çocuk ve 7 kadın bulunurken, 34 kişinin kimliği belirlenemedi. İngiltere’de faaliyet gösteren Mülteci Konseyi, bu trajedilere dikkat çekerek, hükümetleri yasal ve güvenli göç yolları oluşturmaya çağırdı.

İnsan Kaçakçılığıyla Mücadele

Her iki ülke, insan kaçakçılığı ağlarını hedef alan operasyonları yoğunlaştırma sözü verdi. Fransa İçişleri Bakanı Bruno Retailleau, 2024’te yaptığı bir açıklamada, “İnsan kaçakçılarının ellerinde bu insanların kanı var. Hükümetimiz, bu ölüm yolculuklarını düzenleyen mafyalarla mücadeleyi artıracak” demişti. Fransa ve İtalya, 2025’te insan kaçakçılarına karşı bilgi paylaşımı yapacak ortak bir birim kurmayı planlıyor.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, insan kaçakçılığıyla mücadelede uluslararası işbirliğinin kritik olduğunu vurguladı. Starmer, geçtiğimiz yıl Belçika ve Fransa’ya tekne ve motor sevkiyatı yapan bir Türk vatandaşının yakalanmasını “yapbozun önemli bir parçası” olarak nitelendirmişti. Ancak, bu tür operasyonların sorunu tamamen çözmediği ve daha kapsamlı adımlar gerektiği belirtiliyor.

Tarafların Yaklaşımları ve Zorluklar

Fransa, düzensiz göçmenlerin idari gözaltı sürelerini uzatmayı ve sınır dışı süreçlerini kolaylaştırmayı hedefleyen yeni bir göç yasası üzerinde çalışıyor. 2025 başında Fransa parlamentosunda görüşülmesi beklenen bu yasa, kaçak göçmenlerin gözaltı süresini 210 güne kadar uzatmayı öngörüyor.

İngiltere’de ise, İşçi Partisi hükümeti, düzensiz göçü azaltma vaadini yerine getirmek için baskı altında. Göçmen karşıtı söylemlerin yükseldiği ülkede, hükümetin bu anlaşmayla hem insan kaçakçılığına karşı sert önlemler alması hem de insani bir yaklaşım sergilemesi bekleniyor. Ancak, anlaşmanın uygulanabilirliği, göçmenlerin hakları ve iade süreçlerinin yasal çerçevesi konusunda tartışmalar sürüyor.

Gelecek Beklentileri

Fransa ve İngiltere arasındaki bu anlaşma, Manş Denizi’ndeki düzensiz göç krizine çözüm bulma çabalarında önemli bir adım olarak görülüyor. Ancak, uzmanlar, sorunun kökenine inilmediği sürece – yani göçmenlerin savaş, yoksulluk ve siyasi istikrarsızlık gibi nedenlerle ülkelerini terk etme zorunluluğu devam ettiği müddetçe – bu tür anlaşmaların etkisinin sınırlı olabileceği uyarısında bulunuyor. Ayrıca, güvenli ve yasal göç yollarının oluşturulması, hem insan kaçakçılığını azaltmak hem de trajedileri önlemek için kritik bir ihtiyaç olarak öne çıkıyor.

Bu gelişmeler, Avrupa’daki göç politikalarının geleceği açısından da yakından izleniyor. Anlaşmanın nihai şekli ve uygulanma süreci, hem Fransa hem de İngiltere’nin düzensiz göçle mücadeledeki kararlılığını test edecek.