Ben bir tarihçi adayıyım,benim tarihe olan yaklaşımım ve bakış açım,sokakta tarih ilmi eğitimi almamış,tarihin terminolojisine,literatürüne ve jargonuna hakim olmayan temelsiz,arasitirilip sorgulanmamış iddalara dayalı ve kaynağı belli olmayan söylemlerde bulunan insanlardan farkım var.
Bölümü bitirdiğimde devlet adına,hocalarım bana LİSANS diploması verecek..
Bu diploma “Sen bu işi öğrendin,artık ehil’sin ve bu işi profesyonel biçimde yapabilirsin”anlamına geliyor.
Bizler tarih öğretmeyiz (gerekirse kralını öğretiriz),bizim aldığımız eğitim tarih nasıl araştırılır ve tarihsel gerçekler nasıl ve hangi yöntemlerle ortaya çıkarılır anlayışına dayalıdır.
Yeri gelir resmi tarihe,yeri gelir geleneksel tarihe,yeri gelir uydurulmuş tarihe yönelik itirazlarimızi yapar,eleştirilerimizi dizer,kendimizin içinde yaşadığımız coğrafya ve toplumun aleyhine bile olsa eleştirilerimizi yapmaktan çekinmeyiz ve çekinmemeliyiz.
Çünkü bu bizim mesleki ve ahlaki olmazsa olmaz kriterlerimizdir.
Sosyal medya’da son dönemlerde izlediğim kadarıyla herkes tarihçi olmuş herkes tarihle ilgili (bilgi sahibi olmadan) fikir sahibi olmuş ve bu minvalde gerek teolojik,gerek antropolojik ve gereksede sosyolojik bir sürü temelsiz,belirli bir ideolojiye anlayışa veya siyasi yapıya hizmet eden kişilerin uydurması ve bir doktrinsel metaforla tarihsel gerçekler çarpitiliyor.
Her tarih anlatan tarihçi değildir sizden buna dikkat etmenizi ve sizi birer bilinçsiz köle haline getirmemeleri konusunda uyarı yapmayı kendi uzerimde borç görüyorum.
KADİR CANTÜRK